ÇAĞDAŞ İNGİLİZ AHLAK FELSEFESİNDE OLGU - DEĞER PROBLEMİ - 7
|
Bu sebepten ahlâk alanında Searle'ün kurumlaşmış olgular adını verdiği olgulara işaret eden önermelerin de ikiye ayrılması gerektiğini düşünüyoruz:
a)Beşerî bir kuruma referans veren olgusal önermeler;
b) din bir kurumuna referans veren olgusal önermeler.
Beşerî kurumlara referans veren olgusal önermelerden her zaman ödev bildiren değer yüklü sonuç önermelerini çıkaramayabiliriz. Ama din kurumuna referans veren olgusal önermelerde durum tamamen farklıdır. Çünkü bu önermelerde olgu ile değer boyutları, biribirlerinden kolayca ayrılmayacak şekilde içice bulunmaktadır.
N.Smith'in örnek olarak verdiği kriket antrenörü ile Tann'nın bir şeyi buyurması olgularını ele alalım: "Antrenör X'i buyurmaktadır" ile "Tanrı X'i buyurmaktadır" önermelerinin ikisi de birer kuruma referans verirler. Searle'ün ifadesiyle ikisi de kurumlaşmış olgusal önermelerdendir. Ama birincisi beşeri bir kurum olduğundan, bu kurumdan gelen bir buyruk ahlâkî ödevi her zaman belirlemeyebilir. Yani antrenörün herhangi bir emri karşısında bir oyuncunun; "antrenör bu konuda yanılıyor, onun bu emrini yerine getirmesem de olur" demesinde mantıkî bir çelişki yoktur.
Oysa ikinci durumda emir Tann'dan gelmektedir. İnanan insan için, Tanrı'nın emrettiği bir konuda O'nun yanılıyor olabileceğini düşünmek mümkün değildir. Çünkü vahye dayalı din kurumunda Tanrı terimi ile, Zâtından ayrı düşünülemeyen sıfatlan bulunan, ezelî ve ebedî olan, irade eden, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, "her yerde hazır olan bir varlığa işaret edilmektedir.
Ayrıca Tanrı, din'de sadece bilen, irade eden, güç, kudret sahibi aşkın bir otorite değil, aynı zamanda esirgeyen, bağışlayan, gazaplanan, seven, sevindiren, korkutan, müjdeleyen, zâlimden mazlumun intikamını alan, hilelere cevap veren, vahyeden, peygamber gönderen, kısaca âlem ve insanlık ile her an canlı bir ilişki halinde olan bir Zâttır. Dolayısıyla O, yalnızca aştan değil, fakat insana şah damarından da yakın olması anlamında kendini her yerde hissettirendir.
Tanrı'nın beşeriyet ve evren ile olan bu canlı ilişkisi, O'nu Zât olarak düşünmemizi gerekli kılar. Çünkü yukarıda işaret ettiğimiz sıfatlar, Tanrı'yı ancak Zât olarak düşündüğümüzde anlam ifade ederler, Ahlâkî özellikleri olmayan bir Tanrı'nın hiçbir dinî değerinin olmayacağı açıktır.
Bütün bunlar din'de "Tanrı" teriminin sadece tasvir edici olgusal bir terim olmadığını aynı zamanda bir değer terimi de olduğunu gösterir. Olgusal olduğu kadar aynı zamanda değer yüklü bir terim olması demek, Tanrı teriminin kullanıldığı her yerde ahlâkî iyiliğin de hatıra gelmesi demektir. Çünkü tarifi gereği Tanrı, ahlâkî iyiliği zaten içermektedir.
Tanrı dışında hiçbir varlık için aynı durumun söz konusu olmadığını vurgulamakta yarar vardır. Mesela bazı davranışları yüzünden bugün iyi dediğimiz bir insana, başka bir gün kötü dememizde mantıkî bir çelişki olmamasına karşılık, din'de "Tann adını verdiğimiz Varlık için 'iyi değildir' hükmü açık bir çelişki olur." Bu sebepten bir oyuncunun; "antrenör bu konuda yanılıyor, onun bu emrini yerine getirmesem de olur" demesinde mantıkî bir çelişki olmamasına karşılık, din'in Tanrısına inanan bir mü'min'in "Tanrı X'i buyuruyor ama, bu konuda yanılıyor, onun bu buyruğunu yerine getirmesem de olur" demesi mantıkî bir çelişki olur.
Sonuç olarak; başlarken sorduğumuz "tasvir edici olgusal önermelerden değer hükümlerini deduksiyon yoluyla çıkarmamız mümkün müdür, değil midir? sorusuna cevap verebilmek için, soruda geçen "olgusal önerme" kavramının açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Soruya menfi cevap verenler; sonu "dır/dir" ile biten hükümlerin adeta bütününü "olgusal önerme" olarak kabul etmişlerdir.
Mesela "X, insana haz vermektedir" önermesiyle "Tanrı hırsızlığı yasaklamaktadır" önermelerinin aralarında nitelik olarak herhangi bir ayırım yapma ihtiyacı duymamışlardır. Böyle bir ayırım yapmadıklarından, olgu ile değer arasında kapatılması imkansız bir kopukluk görmüşlerdir.
Oysa Searle'ü incelerken gördük ki klasik tezi savunanların "olgusal önerme" olarak isimlendirdiği önermeler, kendi içinde en az iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan bir kısmı belli bir kuruma referans verdiklerinden, anlam ifade etmeleri, ancak bu kurumlar ile mümkün olmaktadır. İşte Searle, bu tür kurumlara referans veren olgusal önermelerden deduksiyon yoluyla değer yüklü önermelere geçişi mümkün görmektedir. Ancak Ahlâk alanında, Searle'ün "kurumlaşmış olgular" adını verdiği önermelerden değer ifade eden sonuçlara deduksiyon yoluyla geçmek her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü beşerî kurumlara referans veren her olgusal önermeden, her zaman, değer yüklü sonuç önermelerini çıkaramayabiliriz. Yani antrenör'ün herhangi bir emri karşısında bir futbolcunun; "antrenör bu konuda yanılıyor, onun bu emrini yerine getirmesem de olur" demesi mantıkî bir çelişki yaratmaz.
Bu sebepten biz; dikkatleri, "din kurumuna referans veren" önermelere ve özellikle Tanrı terimine çektik. Vahye dayalı bir din'in Tanrısına inanan mü'min'in "Tanrı X'i buyuruyor ama, bu konuda yanılıyor, onun bu buyruğunu yerine getirmesem de olur" demesi mantıkî bir çelişkidir. Çünkü vahye dayalı din'de Tanrı terimi, ezelî ve ebedî olan, irade eden, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, her yerde hazır olan bir "ulûhiyef'in ifadesidir. Bu sebepten inanan için, Tanrı'nın emrettiği bir konuda O'nun yanılıyor olabileceğini düşünmek, kendi içinde mantıklı değildir.
Din kurumuna referans veren önermelerde olgu ile değer; biribirlerinden ayrılmayacak şekilde içice bulunduklanndan, aralannda aşılması imkansız mantıkî bir kopukluktan bahsetmek mümkün değildir. Bu sebeptenden de, ulûhiyete referans veren olgusal önermelerden değer'e, mantıken deduksiyon yoluyla geçilebilir. Ancak gelinen bu noktada bile, "değer'e geçiş, olgu'dan mı yoksa değer'den mi olmaktadır?"sorusu, hala anlamlı bir soru olarak görünür.
İSTİFADE EDİLEN ESERLER
A.C.MacIntyre, "Hume on 'is'and 'ought'*\ The Is-Ought Question: A Collection of papers on the Central Problems of Moral Philosophy, London 1969.
A.E.Taylor, The Faith of a Moralist. Gifford Lectures Delivered in the University of St.Andrews 1926- 28, Series I: The Theological Implications of Morality, London 1930.
D.A.Rees, "The Ethics of Divine Commands", Proceedings of Aristotelian Society, vol. LVI1, London 1957.
E.Gilson, Tanrı ve Felsefe, çev.Mehmet Aydın, İzmir 1986.
G.E. Moore, Principia Ethica, Cambridge 1978.
GJ. Warnock, Contemporary Moral Philosophy, London 1967.
Geoffrey Hunter, "Hume on is and ought", The Is-Ought Question: A Collection of Papers on the Central Problems of Moral Philosophy, London 1969.
H.Z. Ülken, Ahlâk, Istanbul 1946.
Hilmi Z Ülken, Değerler, Kültür ve San'at, İstanbul 1965.
Hilmi Z. Ülken, Bilgi ve Değer, Ankara, tarihsiz. Kürsü yayınlan» No: 8.
Hilmi Z. Ülken, Varlık ve Oluş, Ankara 1968,
Hume, A Treatise of Human Nature, ed.by L.ASelby-Bigge, Oxford; Clarendon Press,1978.
Hume, Enquiries Concerning Human Understanding and Concerning The Principles of Morals, ed. by L.ASelby-Bigge, Oxford 1975.
Iris Murdoch, Metaphysics as a Guide to Morals, London 1992.
J.L Mackie, Hume's Moral Theory, London 1980.
J.Searle, "Austin on Locutionary and lllocutionary Acts", Essays on
J.L.Austin, by I.Berlin..., Oxford 1973.
J.Searle, "How to derive 'ought' from 'is'", The Is-Ought Question: A Collection of Papers on the Central Problems of Moral Philosophy, London 1969.
J.Searle, Speech Acts An Essay In The Philosophy Of Language,Cambridge 1969.
Kant, Groundwork of the Metaphysic of Morals, (trans.by H.J.Paton), New York, 1964.
Mehmet Aydın, Kant ve Çağdaş İngiliz Felsefesinde Tanrı-Ahlâk İlişkisi, Ankara 1981.
P.H.Noweü-Smith, Ethics, London 1954.
P.Mercer, Sympathy and Ethics, Oxford 1972.
RM.Hare, Freedom and Reason, Oxford 196L
RMHare , The Language of Morals, Oxford 1967.
Recep Kıhç, Ahlakın Dini Temeli, Ankara 1992
Recep .Kılıç, "Olgu ve Değer Problemi", Ank. Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi,
c.XXXV,Ank.l996. .
Süleyman H.Bolay, Aristo Metafiziği İle Gazzali Metafiziğinin Karşılaştırılması, İst. 1986.
W. Lillie, An Introduction to Ethics, London 1966.
W.D.Hudson (ed.by) The Is-Ought Question A Collection of papers on the central problem in moral philosopy, London 1969.
W.D.Hudson, Modern Moral Philosophy, New York 1981.
W.K.Frankena, "Value and Valuation", Encyclopedia of Philosophy,voLIII, London 1967.
a)Beşerî bir kuruma referans veren olgusal önermeler;
b) din bir kurumuna referans veren olgusal önermeler.
Beşerî kurumlara referans veren olgusal önermelerden her zaman ödev bildiren değer yüklü sonuç önermelerini çıkaramayabiliriz. Ama din kurumuna referans veren olgusal önermelerde durum tamamen farklıdır. Çünkü bu önermelerde olgu ile değer boyutları, biribirlerinden kolayca ayrılmayacak şekilde içice bulunmaktadır.
N.Smith'in örnek olarak verdiği kriket antrenörü ile Tann'nın bir şeyi buyurması olgularını ele alalım: "Antrenör X'i buyurmaktadır" ile "Tanrı X'i buyurmaktadır" önermelerinin ikisi de birer kuruma referans verirler. Searle'ün ifadesiyle ikisi de kurumlaşmış olgusal önermelerdendir. Ama birincisi beşeri bir kurum olduğundan, bu kurumdan gelen bir buyruk ahlâkî ödevi her zaman belirlemeyebilir. Yani antrenörün herhangi bir emri karşısında bir oyuncunun; "antrenör bu konuda yanılıyor, onun bu emrini yerine getirmesem de olur" demesinde mantıkî bir çelişki yoktur.
Oysa ikinci durumda emir Tann'dan gelmektedir. İnanan insan için, Tanrı'nın emrettiği bir konuda O'nun yanılıyor olabileceğini düşünmek mümkün değildir. Çünkü vahye dayalı din kurumunda Tanrı terimi ile, Zâtından ayrı düşünülemeyen sıfatlan bulunan, ezelî ve ebedî olan, irade eden, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, "her yerde hazır olan bir varlığa işaret edilmektedir.
Ayrıca Tanrı, din'de sadece bilen, irade eden, güç, kudret sahibi aşkın bir otorite değil, aynı zamanda esirgeyen, bağışlayan, gazaplanan, seven, sevindiren, korkutan, müjdeleyen, zâlimden mazlumun intikamını alan, hilelere cevap veren, vahyeden, peygamber gönderen, kısaca âlem ve insanlık ile her an canlı bir ilişki halinde olan bir Zâttır. Dolayısıyla O, yalnızca aştan değil, fakat insana şah damarından da yakın olması anlamında kendini her yerde hissettirendir.
Tanrı'nın beşeriyet ve evren ile olan bu canlı ilişkisi, O'nu Zât olarak düşünmemizi gerekli kılar. Çünkü yukarıda işaret ettiğimiz sıfatlar, Tanrı'yı ancak Zât olarak düşündüğümüzde anlam ifade ederler, Ahlâkî özellikleri olmayan bir Tanrı'nın hiçbir dinî değerinin olmayacağı açıktır.
Bütün bunlar din'de "Tanrı" teriminin sadece tasvir edici olgusal bir terim olmadığını aynı zamanda bir değer terimi de olduğunu gösterir. Olgusal olduğu kadar aynı zamanda değer yüklü bir terim olması demek, Tanrı teriminin kullanıldığı her yerde ahlâkî iyiliğin de hatıra gelmesi demektir. Çünkü tarifi gereği Tanrı, ahlâkî iyiliği zaten içermektedir.
Tanrı dışında hiçbir varlık için aynı durumun söz konusu olmadığını vurgulamakta yarar vardır. Mesela bazı davranışları yüzünden bugün iyi dediğimiz bir insana, başka bir gün kötü dememizde mantıkî bir çelişki olmamasına karşılık, din'de "Tann adını verdiğimiz Varlık için 'iyi değildir' hükmü açık bir çelişki olur." Bu sebepten bir oyuncunun; "antrenör bu konuda yanılıyor, onun bu emrini yerine getirmesem de olur" demesinde mantıkî bir çelişki olmamasına karşılık, din'in Tanrısına inanan bir mü'min'in "Tanrı X'i buyuruyor ama, bu konuda yanılıyor, onun bu buyruğunu yerine getirmesem de olur" demesi mantıkî bir çelişki olur.
Sonuç olarak; başlarken sorduğumuz "tasvir edici olgusal önermelerden değer hükümlerini deduksiyon yoluyla çıkarmamız mümkün müdür, değil midir? sorusuna cevap verebilmek için, soruda geçen "olgusal önerme" kavramının açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Soruya menfi cevap verenler; sonu "dır/dir" ile biten hükümlerin adeta bütününü "olgusal önerme" olarak kabul etmişlerdir.
Mesela "X, insana haz vermektedir" önermesiyle "Tanrı hırsızlığı yasaklamaktadır" önermelerinin aralarında nitelik olarak herhangi bir ayırım yapma ihtiyacı duymamışlardır. Böyle bir ayırım yapmadıklarından, olgu ile değer arasında kapatılması imkansız bir kopukluk görmüşlerdir.
Oysa Searle'ü incelerken gördük ki klasik tezi savunanların "olgusal önerme" olarak isimlendirdiği önermeler, kendi içinde en az iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan bir kısmı belli bir kuruma referans verdiklerinden, anlam ifade etmeleri, ancak bu kurumlar ile mümkün olmaktadır. İşte Searle, bu tür kurumlara referans veren olgusal önermelerden deduksiyon yoluyla değer yüklü önermelere geçişi mümkün görmektedir. Ancak Ahlâk alanında, Searle'ün "kurumlaşmış olgular" adını verdiği önermelerden değer ifade eden sonuçlara deduksiyon yoluyla geçmek her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü beşerî kurumlara referans veren her olgusal önermeden, her zaman, değer yüklü sonuç önermelerini çıkaramayabiliriz. Yani antrenör'ün herhangi bir emri karşısında bir futbolcunun; "antrenör bu konuda yanılıyor, onun bu emrini yerine getirmesem de olur" demesi mantıkî bir çelişki yaratmaz.
Bu sebepten biz; dikkatleri, "din kurumuna referans veren" önermelere ve özellikle Tanrı terimine çektik. Vahye dayalı bir din'in Tanrısına inanan mü'min'in "Tanrı X'i buyuruyor ama, bu konuda yanılıyor, onun bu buyruğunu yerine getirmesem de olur" demesi mantıkî bir çelişkidir. Çünkü vahye dayalı din'de Tanrı terimi, ezelî ve ebedî olan, irade eden, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, her yerde hazır olan bir "ulûhiyef'in ifadesidir. Bu sebepten inanan için, Tanrı'nın emrettiği bir konuda O'nun yanılıyor olabileceğini düşünmek, kendi içinde mantıklı değildir.
Din kurumuna referans veren önermelerde olgu ile değer; biribirlerinden ayrılmayacak şekilde içice bulunduklanndan, aralannda aşılması imkansız mantıkî bir kopukluktan bahsetmek mümkün değildir. Bu sebeptenden de, ulûhiyete referans veren olgusal önermelerden değer'e, mantıken deduksiyon yoluyla geçilebilir. Ancak gelinen bu noktada bile, "değer'e geçiş, olgu'dan mı yoksa değer'den mi olmaktadır?"sorusu, hala anlamlı bir soru olarak görünür.
İSTİFADE EDİLEN ESERLER
A.C.MacIntyre, "Hume on 'is'and 'ought'*\ The Is-Ought Question: A Collection of papers on the Central Problems of Moral Philosophy, London 1969.
A.E.Taylor, The Faith of a Moralist. Gifford Lectures Delivered in the University of St.Andrews 1926- 28, Series I: The Theological Implications of Morality, London 1930.
D.A.Rees, "The Ethics of Divine Commands", Proceedings of Aristotelian Society, vol. LVI1, London 1957.
E.Gilson, Tanrı ve Felsefe, çev.Mehmet Aydın, İzmir 1986.
G.E. Moore, Principia Ethica, Cambridge 1978.
GJ. Warnock, Contemporary Moral Philosophy, London 1967.
Geoffrey Hunter, "Hume on is and ought", The Is-Ought Question: A Collection of Papers on the Central Problems of Moral Philosophy, London 1969.
H.Z. Ülken, Ahlâk, Istanbul 1946.
Hilmi Z Ülken, Değerler, Kültür ve San'at, İstanbul 1965.
Hilmi Z. Ülken, Bilgi ve Değer, Ankara, tarihsiz. Kürsü yayınlan» No: 8.
Hilmi Z. Ülken, Varlık ve Oluş, Ankara 1968,
Hume, A Treatise of Human Nature, ed.by L.ASelby-Bigge, Oxford; Clarendon Press,1978.
Hume, Enquiries Concerning Human Understanding and Concerning The Principles of Morals, ed. by L.ASelby-Bigge, Oxford 1975.
Iris Murdoch, Metaphysics as a Guide to Morals, London 1992.
J.L Mackie, Hume's Moral Theory, London 1980.
J.Searle, "Austin on Locutionary and lllocutionary Acts", Essays on
J.L.Austin, by I.Berlin..., Oxford 1973.
J.Searle, "How to derive 'ought' from 'is'", The Is-Ought Question: A Collection of Papers on the Central Problems of Moral Philosophy, London 1969.
J.Searle, Speech Acts An Essay In The Philosophy Of Language,Cambridge 1969.
Kant, Groundwork of the Metaphysic of Morals, (trans.by H.J.Paton), New York, 1964.
Mehmet Aydın, Kant ve Çağdaş İngiliz Felsefesinde Tanrı-Ahlâk İlişkisi, Ankara 1981.
P.H.Noweü-Smith, Ethics, London 1954.
P.Mercer, Sympathy and Ethics, Oxford 1972.
RM.Hare, Freedom and Reason, Oxford 196L
RMHare , The Language of Morals, Oxford 1967.
Recep Kıhç, Ahlakın Dini Temeli, Ankara 1992
Recep .Kılıç, "Olgu ve Değer Problemi", Ank. Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi,
c.XXXV,Ank.l996. .
Süleyman H.Bolay, Aristo Metafiziği İle Gazzali Metafiziğinin Karşılaştırılması, İst. 1986.
W. Lillie, An Introduction to Ethics, London 1966.
W.D.Hudson (ed.by) The Is-Ought Question A Collection of papers on the central problem in moral philosopy, London 1969.
W.D.Hudson, Modern Moral Philosophy, New York 1981.
W.K.Frankena, "Value and Valuation", Encyclopedia of Philosophy,voLIII, London 1967.