Modern Bilim ve Kapitalizmin Erken Bir Eleştirisi: J. J. Rousseau’nun Felsefesi - 4

Bununla birlikte, Rousseau’nun asıl vurgusu, aydınlanmış azınlık, bilim ve kapitalizm üçlüsünün ürünü olan lüks ve onun sonucu olarak sosyal adaletsizliğe yönelmiştir:

Bütün bu kötülükler, ilim ve sanat değerlerinin yükselmesi ve ahlak değerlerinin alçalmasıyla insanlar arasına giren müsavatsızlık belasından değil de neden doğmuştur? İşte bütün tahsilimizin en açık tesiri ve en tehlikeli neticesi müsavatsızlıktır... İşte cazip kabiliyetleri faydalı kabiliyetlere üstün tutmanın eninde sonunda her yerde vereceği netice budur; ilimlerin ve sanatların yeniden kurulduğu zamandan beri geçirdiğimiz tecrübeler bunu açıkça göstermiştir. Fizikçilerimiz, hendesecilerimiz, kimyacılarımız, astronomlarımız, şairlerimiz, musikişinaslarımız, ressamlarımız var; ama değerli vatandaşlarımız yok; yahut varsa bile onlar da hor görülmekte, ıssız köylerimizde yoksul ve perişan, sürünmektedirler” (1997: 40).

Rousseau, klasik liberalizmin ana iddialarından kaynakların kıt, ihtiyaçların sınırsız olduğu varsayımının toplumsal sonuçlarına da değinmektedir: “Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan insanlara nasıl boyunduruk vurulabilir” (1997: 14).

3.3. İdeoloji Olarak Modern Bilim

Rousseau, bilimin insan doğasını ve toplumu etkileyen yönlerine değindikten sonra, bilimin ne olduğunu anlatmaya geçer. Ve burada, ideoloji terimin tam olarak telaffuz etmese de, Marx’ın ideoloji tarifine (Mardin, 1991) çok yakın bir tanım getirir:

Hükümet ve kanunlar, bir araya toplanmış insanların cemiyet ve huzur içinde yaşamasını temin eder. Onlar kadar müstebit olmamakla beraber belki onlardan daha kudretli olan ilim, edebiyat ve sanatlar, insanları bağlıyan zincirleri çiçeklerle örter; hür yaşamak için doğmuş görünen insanların damarlarında taşıdıkları hürriyet duygusunu söndürür; onlara kölelik hayatını sevdirir; onları medeni milletler dediğimiz kütleler haline sokar” (1997: 13).

Bilim, hükümet kadar müstebit olmamakla birlikte köleliğin sürdürülmesine olan katkılarıyla önemli bir işleve sahiptir. Bu işlevin niteliği ideolojiktir.

Bilim, eşitsizliğin meydana çıkmasına olan katkılarının yanında eşitsizliğin meşrulaştırılması ya da üzerinin örtülmesinde de etkili olmaktadır. Yani, insanlar arasındaki eşitsizliği hem kurmakta hem de onu sürekli kılacak ve meşrulaştıracak araç olarak işlev görmektedir.

Bilimin ideolojik bir araç olmasındaki önemli etki, mitler kurma yoluyla sağlanır. Bunlardan en önemlisi, aydınlanma ve ilerleme mitidir. Yani bir anlamda, Rousseau’nun bilim de dahil olmak üzere tüm bu mitleri, uygarlığın ‘ideolojik aygıtları’ olarak ortaya koyup, ‘aydınlanmanın diyalektiği’ni çözümlemeye çalıştığı söylenebilecektir.

Sonuç

Modernitenin doruğu olarak nitelenen Aydınlanma döneminin temel tezlerinden olan evrensel akıl ve ilerleme ile modern bilim ve kapitalizmin temel varsayımlarını eleştirmesi, Rousseau’yu, karşımıza yaşadığı dönemde yükselen bir dünya görüşünün ilk etkili eleştirmeni olarak çıkarmaktadır. Bu bakımdan, bazı açılardan, kendinden sonra bu dünya görüşünü çeşitli şekillerde eleştirecek olan, Marx’ın ve Frankfurt Okulu gibi akımların da öncüsü olarak ele alınabilir. Bunun ilk sonucu şu olabilir:

Rousseau’ya, yukarıda yakıştırıldığı söylenen ‘gerici’ nitelemelerinin yanısıra, ilkellik ve doğal yaşamın kutsanması yolunda yapılan eleştiri, Rousseau’nun yükselen modernizmin ilk etkili eleştirmeni olması ve modernizmin iyi bir çözümlemesini yaptığı gerçeğini ıskalamaktadır. Bunun temel nedeni, Rousseau’nun aykırılığının boyutlarının doğru bir şekilde sınıflandırılmamasıdır.

İkincisi, 19.yy.ın sonu ve 20.yy.ın başlarındaki bir dizi yeni gelişmenin sonucu olarak hız kazanan modernizmi sorgulanma süreci ile Rousseau’nun modernizm eleştirileri arasında belirli yakınlıklar bulunabilir.

On dokuzuncu. yy.ın sonlarına doğru, modern bilim ve pozitivizmin temel varsayımlarına karşı ‘labaratuvarlarda’ başlayan bir eleştiri süreci söz konusudur. Modern bilimin nedensellik ve kesinlik ilkesi tarafından oluşturulan genel çerçevesi yine doğa bilimlerindeki bir dizi gelişme sonucunda sorgulanmaya başlamıştır. Özellikle ‘kuantum teorisindeki gelişmeler’, atom altı parçacıklara gidildikçe kesinlik ve nedenselliğin arttığını kabul eden modern bilimin varsayımlarını değiştirmiştir. Kuantum teorisine göre, maddenin daha küçük birimlerine gidildikçe kesinlik ve nedensellik artmamakta, azalmaktadır. Kuantum teorisi ile koşut olarak gelişen diğer teorilerden biri de Heisenberg’in ‘belirsizlik teorisi’dir. Belirsizlik teorisinde kuantum teorisince modern bilime yöneltilen eleştiriler sürdürülmektedir. Bu teoride de modern bilim tarafından yüzyıllarca bir doğa yasası olarak kabul edilmiş olan nedensellik ilkesinin sorgulanması söz konusudur. Bunu izleyen bir diğer gelişme, Boutroux’un ‘zorunsuzluk doktrini’dir. Burada da temel olarak modern bilimin atom altı parçacıklara gidildikçe nedensellik,
kesinlik ve zorunluluğun arttığı yönündeki varsayımları sorgulanmaktadır. Bu gelişmelerin hepsini kapsayıcı bir biçimde, bir evren modelinin yerine yeni bir evren modeli kuran Einstein’ın teorileri de sözü edilen kırılma noktasında önemli bir yer tutar. Tüm bu kırılmaların uzlaştığı temel nokta, eski evren tasarımın dönüşümüdür. Bacon, Descartes ve Newton ile doğa açısından başlayan Comte’da ise toplum alanında sürdürülen, evrenin tamamıyla çözümlenebilir ve değiştirilebilir olduğu ön kabulüne dayanan, analitik, yasa koyucu ve dönüştürücü yaklaşımın, ilk olarak, yukarıda sözedilen, doğa bilimlerindeki yeni gelişmeler ile bir darbe aldığı söylenebilir (Türkdoğan, 1998; Demir, 1991; Elibol, 1987; Kutluer, 1985).

Modernite evreninin bu (doğa bilimlerinin içinden ya da labaratuvarlardan) sarsılışını sosyal bilimlerdeki eleştirel yaklaşımlar da izlemiştir. Çözülmenin sosyal ve düşünsel ayağı, romantiklerin karamsar düşünceleri, Nietzche’in biraz da batı medeniyetinin selameti için gerekli gördüğü ‘süper insan’ düşüncesi, Spengler’ın ‘batının çöküşü’ne ilişkin düşünceleri, Toynbee’nin ve bazı tarihçilerin ilerleme felsefesinin dışına çıkan düşünceleri ve diğer bazı gelişmeler sonucunda yavaş yavaş belirginleşmişti. İlerleme felsefesinin yerini döngüsel tarih felsefeleri almaya başlarken, bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler liberalizminin yerini de daha sosyal liberalizmler almaya başlıyordu.

Nitekim, birinci dünya savaşı, ilerleme felsefesinin, büyük ekonomik buhran ise klasik liberalizmin terkine ilişkin düşünceleri kuvvetlendirdi. Bundan başka, modernizmin imkanlarıyla bütünleşen totaliter diktatörlüklerin yaşandığı bir ortamda, Frankfurt Okulu (Eleştirel teori) ortaya çıktı. Adorno ‘aydınlanmanın diyalektiği’ni yaparken, Marcuse modern hayatın ‘tek boyutlu’ olduğunu anlattı. Arendt, Aristo ve Rousseau gibi düşünürleri yeniden değerlendirerek birey ve toplumun karşıtlık arzetmediği ‘kamusallık’a dayanan bir siyaset felsefesi geliştirdi. Bundan biraz önce, Heidegger kartezyen felsefeyi eleştirmiş ve Freud, Reich, Fromm modern insanın ‘bölünmüşlüğü’nü anlatıp saldırganlığın kökenlerine değinmişti. Bu arada epistemolojik bir değişim de bütün bunlarla birlikte yol alıyordu: Hermenötik, tin bilimleri, kültür bilimleri, modern bilim ve pozitivizmin yöntemlerine eleştiriler getiriyordu. Çözümleme, yasa koyma gibi pozitivist vurguların yerini, anlama ve yorumlama alıyordu. Bütün bunlar, aslında, batı medeniyetinin temellerine yöneltilmiş bir sorgulama sürecinin bir bölümüydü; diğer bölüm de doğa bilimlerindeki gelişmeler tarafından tamamlanıyordu. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Rousseau’nun az ya da çok hatırlandığı ve yeniden okunduğu inkar edilemez.

Sonuç olarak, Rousseau’nun düşüncesi çerçevesinde modern bilim ve kapitalizm örtüşmesi ile toplum üzerindeki etkilerini takip etmek de kolaylaşmaktadır. Bunun yanında, Rousseau’nun düşüncesinin kavranması, modernizmin ve modernizme yöneltilen eleştirilerden birinin kavranması olmaktadır.

Kaynakça

Armağan, Mustafa, “Alternatif Modernliğe ve Modernliğimize Dair”, Doğu-Batı, 8, 1999.
Bağce, Emre, “Modernliğin Temelleri ve İkircikli Serüveni”, Modernlik ve Türkiye (Ed.G.
Erdumlu) Ankara: Babil Yayınları, 2004.
Benetton, Philippe, Muhafazakarlık, İstanbul: Yeni Yüzyıl Kitapları, 1995.
Berlin, İsaah (Çev.M.Saygılı-E.Oktay), “İki Özgürlük Kavramı”, , Cogito, 32, 2002.
Bilim ve Ütopya, “Felsefe ve Toplum Bilimlerinde Başyapıtlar”, 92, 2002.
Birand, Kamuran, Kamuran Birand Külliyatı, Ankara: Akçağ Yayınları, 1999.
Birikim, “Kapitalizm Nereden Nereye”, 104, 1997.
Bumin, Tülin, Tartışılan Modernlik: Descartes ve Spinoza, İstanbul: Yapı ve Kredi Yayınları, 1998.
Carr, E.H., Tarih Nedir?, İstanbul: İletişim Yayınları, 1999.
Çakır, Necip, “Piyasa ve Demokrasi”, 11.Tez Dergisi, 6, 1990.
Çiğdem, Ahmet, Aydınlanma Düşüncesi, İstanbul: İletişim Yayınları, 1997.
Demir, Ömer, Bilim Felsefesi, İstanbul: Ağaç Yayıncılık, 1991.
Descartes, Réné, (Çev.Mesut Akın), Felsefenin lkeleri, İstanbul: Say Yayıncılık, 2001. , (Çev.Aziz Yardımlı), Yöntem Üzerine Söylem, İdea Yayıncılık, 1997.
Diderot&d’Alembert, (Çev.Selahattin Hilav), Ansiklopedi ya da Bilimler, Sanatlar ve Zanaatler
Açıklamalı Sözlüğü, İstanbul: YKY, 1996.
Downs, Robert (Çev.E.Güngör), Dünyayı Değiştiren Kitaplar, İstanbul: Ötüken Yayınları, 1996.
Febvre, Lucien, (Çev.M.Ali Kılıçbay), Uygarlık, Kapitalizm ve Kapitalistler, Ankara: İmge
Kitabevi, Ağustos 1995.
Elibol, Saadettin (Der.), Felsefe Konuşmaları, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,1987.
Göle, Nilüfer, Mühendisler ve İdeoloji, İstanbul: İletişim Yay.
---, “Batı-dışı Modernlik”, Toplum ve Bilim, 80, 1999.
---, “Batı-dışı Modernliğin Kavramsallaştırılması Mümkün mü?”, Sosyal Bilimleri Yeniden
Düşünmek, İstanbul: Metis Yayınları, 1997.
---, “Batı-dışı Modernlik Üzerine Bir İlk Desen”, Doğu-Batı, 2, 1998.
Havens, George R.- Bond, Donald F., Fikirler Çağı, ?:?, 1955.
Hegel, (Çev.Önay Sözer), Tarihte Akıl, İstanbul: Ara Yayınları, 1992.
---, (Çev.Cenap Karakaya), Hukuk Felsefesinin İlkeleri, İstanbul: Sosyal Yayınları, 1996.
Holton, R.J., (Çev.Ruşen Keleş), Kentler, Kapitalizm ve Uygarlık, Ankara: İmge Kitabevi, Ekim
1999.
Huberman, Leo, (Çev.Murat Belge), Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla, İstanbul: İletişim
Yayınları, 1991.
İnsel, Ahmet, İktisat İdeolojisinin Eleştirisi, İstanbul: Birikim Yayınları, 1997.
Kant, Immanuel, (Çev.Nejat Bozkurt), Seçilmiş Yazılar, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1984.
Kaynardağ, Aslan, “Türkiye’de Descartes İlgisinin Başlaması”, Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde Felsefe, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları 1998.
Köker, Levent, Demokrasi Üzerine Yazılar, Ankara: İmge Kitabevi, Kasım 1992.
Kutluer, İlhan, Modern Bilimin Arka Planı, İstanbul: İşaret Yayınları, 1985.
Mardin, Şerif, İdeoloji, İstanbul: İletişim Yayınları, 1992.
---, Din ve İdeoloji, İstanbul: İletişim Yayınları, 1991.
Mayor, Federico-Forti, Augusto, (Çev. Mehmet Küçük), Bilim ve İktidar, İstanbul: Tübitak Popüler Bilim Kitapları, 2000.
Moore, Stanley, Marks, Engels ve Lenin’de Devlet Kuramı, İstanbul: Ara Yayınları, 1996.
Özel, Mustafa, “İki Modernlik”, Değişim ve Kriz, İstanbul: İz Yayıncılık, 1996.
Özlem, Doğan, Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci, İstanbul: İnkılap Kitabevi, 1999.
---, Kültür Bilimleri, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1992.
Pelicani, Luciano, “Modernite ve Toataliteryanizm”, Doğu-Batı, 8.
Rainbow, Paul, (Çev.Taha Parla), Toplumbilimlerinde Yorumcu Yaklaşım, İstanbul: Hürriyet
Yayınları, 1995.
Reichenbach, Hans, Bilimsel Felsefenin Doğuşu, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1994.
Rousseau, J.J, (Çev.Sabahattin Eyüboğlu), Bilimler ve Sanatlar Hakkında Nutuk, İstanbul: MEB
Yayınları, 1997.
---, (Çev. Rasih Nuri İleri), İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, İstanbul: Say Yayıncılık, 1986.
Russell, Bertrand, (Çev. Erol Esençay), Bilimin Toplum Üzerindeki Etkiler, İstanbul: Özgün
Yayınlar, 1976.
---, (Çev. S.Eyuboğlu-V.Günyol), Düşünceler, İstanbul: Say Yayınları, 1982.
Sabine, George, (Çev.Özer Ozankaya), Yakınçağ Siyasal Düşünceler Tarihi, İstanbul: Cem Yayıncılık, 1997.
Şaylan, Gencay, Değişim Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, İstanbul: İmge Kitabevi, 1994.
Taylor, Charles (Çev.Ö.Arıkan), “Negatif Özgürlük Anlayışının Yanılgısı”, Cogito 32, 2002.
Thompson, David, Siyasi Düşünce Tarihi, İstanbul: Şule Yayınları, 1997.
Timuçin, Afşar, Descartes’çı Bilgi Kuramının Temellendirilişi, İstanbul: Bulut Yayınları, 2000.
Toplum ve Bilim, “Liberalizm”, 1984.
Türkdoğan, Orhan, Bilimsel Değerlendirme ve Araştırma Metodolojisi, İstanbul: MEB Yayınları,
1989.
Wallersteın, Immanuel, “Hangi Modernliğin Sonu”, Liberalizmden Sonra, İstanbul: Metis Yayınları. Weber, Alfred, (Çev.Vehbi Eralp), Felsefe Tarihi, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1993.
West, David, (Çev. Ahmet Cevizci), Kıta Avrupası Felsefesine Giriş, İstanbul: Paradigma Yayıncılık, 1998.
1 | 2 | 3 | 4

1 Yorum

Adsız
18 Ocak 2009 20:31  

MUHTEŞEM BİR MAKALE.LİBERALİZM TARİHİNİN BU KADAR KISA BİR MAKALEYLE ANLATILMASI GERÇEKTEN BİR DEHA İŞİ.TEŞEKKÜRLER DEĞERLİ FIRAT MOLLAER..ROUSSOU HAKKINDA BİRKAÇ ŞEY SÖYLEMEK GEREKİRSE KORKUSUZ,BİLGİN,DEVRİMCİ BİR İNSAN.ONU SADECE BİR SİYASET ADAMI GÖRMEK DOĞRU OLMAZ NİTEKİM İLK ÇOCUK EDEBİYATI FİKRİNİ DE ORTAYA ATAN KENDİSİDİR.

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP