100 Soruda felsefe 36 - 70 arası

Soru 36 : ibni Sina'nın temel görüşleri nelerdir?

ibni Sina (980-1037) da tıpkı Farabî gibi, tabiatın açıklanmasında madde ve form teorisini kabul eder ve bütün varlıkların tanrıdan çıkmış bir kademeleşme olduklarını ileri sürer. Başlangıçta sadece tanrı vardır; zorunluluk taşıyan ve hakikî varlık olan tanrıdan....


Soru 37 : ibni Rüşd'ün önemi nereden gelir?

Batı düşüncesi üzerinde en fazla etki göstermiş olan islâm filozoflarından biri, belki de birincisi İbni Rüşd'dür (1126-1198). Bu ünlü filozof, meşşaî felsefesinin temsilcilerinden biridir ve genel olarak Aristoteles'in görüşlerini benimsemiştir....


Soru 38 : Gazalî felsefeyi nasıl eleştiriyordu?

İslâm düşüncesinde,bilgi teorisi alanında yapılmış en ilgi çekici araştırma,Gazalînin (1058-1111) eserlerinde görülür. Gazalî, «kesin bilgiye nasıl ulaşabiliriz?, hangi bilgi alanlarında kesinlikten söz edilebilir?....


Soru 39 : «işrakî» felsefesi nedir?

İslâm düşüncesinin, eski doğu din ve felsefesinin etkisi altında oluşmuş ilgi çekici bir başka akımı da «işrakî» felsefesi diye anılan akımdır. Akımın kurucusu Şehabeddin Sühreverdî (1155-1191)....


Soru 40 : ibni Haldun'un tarih felsefesi maddeci bir tarih görüşü müdür?

Batı düşüncesi üzerinde etki yapmış bir başka islâm bilgin ve düşünürü de İbni Haldun'dur (1332-1404). Toplumların ortaya çıkış, gelişme ve çöküş kanunlarını araştırmış olan ibni Haldun....


Soru 41 : Hıristiyan skolastiğinin özellikleri nelerdir?

Hıristiyan dininin, çağdaşı olan yunan felsefesi ile daha başlangıçtan itibaren ilinti kurması, bu dinin felsefeye karşı savunulmasını, ya da din ile felsefenin uzlaştırılmasını gerektirdi....


Soru 42 : Hıristiyan İskolastiğinin büyük temsilcileri kimlerdi?

İskolastiğin ilk büyük temsilcisi ve bir bakıma kurucusu Anselmus'tur (1033- 1109). Bu düşünürün ünlü sözü «Credo ut intelligam» (anlayayım diye iman ediyorum), iskolastiğin tavrını ve felsefe ile din....


Soru 43: iskolastiğin yıkılmasını dile getiren ve bu düşünme tarzının en önemli tartışma konusunu teşkil eden hangi soruydu?

İskolastiğin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkan ve onun yıkılışını dile getiren soru, felsefe tarihinde «tümeller» diye tanınmış olan sorudur. Burada sözü geçen «tümeller», daha önce Platon ve Aristoteles felsefelerini....


Soru 44 : Bu tartışmanın önemi nereden geliyordu?

isimcilik, varlıkların özlerinin, yani idealarının, onların dışında nesnel olarak varolmadıklarını, sadece birer isimden ibaret bulunduklarını ileri sürüyordu. Cinslerin, türlerin ve sınıfların, bu cinslere....



IV.BÖLÜM

YENİÇAĞLARDA FELSEFE

Soru 45 : Rönesans düşüncesinin temel özellikleri nelerdir?

iskolastiğin yıkılması ile birlikte, bilgi probleminin yeniden ele alınması,tabiatın, bütün kabullenilmiş bilgilerin ve açıklamaların ötesinde gözlem ve deneyle yeniden incelenmesi; doğru düşünmenin ve sağlam bilgilerin elde....


Soru 46 : Bilimsel ampirizmin kurucusu kimdir?

ingiliz filozofu Francis Bacon (1561-1626), tümevarıma bir mantığı, felsefesinin temeli olarak ele almış ve bu açıdan İskolastiğe karşı eleştirmelere girişmişti. Bundan ötürü, Bacon, haklı olarak, yeniçağlar felsefesinin....


Soru 47 : «Metot Şüphesi» nedir?

Bacon'ın yanı sıra, yeniçağlar felsefesinin bir başka büyük temsilcisi, fransız filozofu Rene Descartes'dır (1596 - 1650). Bu düşünüre göre, filozofun görevi, sağlam bilgilerin elde edilmesini sağlayacak temelleri kurmaktır....


Soru 48 : Şüphe sonunda vardığımız ilk, apaçık ve kesin bilgi nedir?

Descartes, çevremizde, çeşitli biçimlerde ve yapılarda, çeşitli özellikleri olan nesneler gördüğümüzü söyler. İlk bakışta, bu nesneler nasıl görünüyorlarsa öyleymiş gibi gelirler insana; onların mevcut olduklarına inanmışızdır....


Soru 49 : Descartes, tanrının varlığını nasıl ispatlar?

Filozofun, bütün şüphelerden sonra, düşünce ve bilincin varlığından şüphe edilemeyeceği sonucuna vardığını gördük. Ama, sadece bilincimiz hakkındaki bu apaçık ve kesin bilgiyle yetinemeyiz; bilinçten dışarı çıkmak ve dışdünyadaki nesnelerin varlığı ve kendileri hakkında keşin bilgiler edinmemiz zorunludur....


Soru 50 : Descartes felsefesinin temel özellikleri nelerdir?

Descartes'a göre, tabiatta iki temel madde, iki cevher vardır; bunlar bütün varlıkların ilkesi ve kaynağıdır. Bunlar yaratılmış cevherlerdir. Asıl cevher ise kendi kendisinin nedeni olan tanrıdır; ve tanrı sonsuz cevherdir....


Soru 51 : Descartes'tan sonra, felsefe hangi yönlerde gelişti?

Descartes,hakikate ulaşmada, sağlam bilgiler edinmede,düşüncenin ve bilincin taşıdığı önemi ortaya koymuştu.Varlık hakkındaki açıklamaları, bu düşünceden ve bilinçlen, yani ben'den ve özneden kalkarak yapıyordu....


Soru 52 : İngiliz felsefesinin temel eğilimi neydi?

Françis Bacon'ın her şeyden önce, duyulara, gözleme, deneye ve tabiat olaylarının ve kanunlarının bilinip tanınmasına önem verdiğini görmüştük. Bu özellik daha sonraki ingiliz felsefesinde kendini göstermiştir....


Soru 53 : Spinoza «cevher»i nasıl anlıyordu?

Spinoza (1632-1677),Descartes'ın ileri sürdüğü cevher kavramından yola çıkar. Cevherin varolmak için kendisinden başkasına muhtaç olmayan şey olduğunu söyler. Ama bu tanım gereğince bir tek cevher kabul etmemiz gerekir....


Soru 54 : Locke «doğuştan fikirler»i nasıl eleştirdi?

ingiliz filozofu Locke'un (1632-1704) bilgi teorisi, iki temele dayanır. Bunlardan biri, ruhumuzda, doğuştan fikirler denilen şeylerin mevcut olmadığının; ikincisi de, bütün bilgilerimizin duyulardan, algılardan ve deneylerden geldiğinin....


Soru 55 : öyleyse Locke'a göre fikirlerimizin ve bilgilerimizin kaynağı nedir?

Demek ki, ruhumuzda, doğuştan yani duyum ve deney - öncesi fikirler (ideler) ya da bilgiler yoktur, öyleyse, bu fikirler nereden gelmektedir? Locke'un sorduğu temel soru işte budur. Filozofa göre bütün fikirler ve bilgiler, duyum larımızdan ve deneylerimizden gelmektedir....


Soru 56 : Leibniz, «monad» deyince ne anlıyordu?

Spinoza, Descartes'ın temel varlık yani cevher anlayışından hareket ederek, kendi cevher anlayışına ulaşmıştı. Onun gözünde, mutlak cevher, ezelî, sonsuz ve kendi kendinin nedeni olan belirlenmemiş bir şeydi....


Soru 57 : Berkeley'in «cisimler dünyasını ortadan kaldırması» ne demektir?

Leibniz, idealizm görüşünü aşırı bir noktaya kadar götürmüştü. Manevî gerçeğin, maddî dünya karşısında ağır bastığını; hareketin ve maddî varlıkların sadece karanlık tasavvurlar olarak mevcut bulunduğunu söylemişti....


Soru 58 : Hume, «nedensellik ilkesi»ni nasıl eleştirir?

Locke, bütün bilgilerimizin duyumlardan geldiğini söylemişti; varlıkların temelinde değişmeyen bir gerçek ya da bir cevher bulunduğunu düşünmemizin; bazı duyumları her zaman bir arada edinmemizden ileri geldiğini belirtmişti....


Soru 59 : «Aydınlanma Felsefesi» nedir?

On sekizinci yüzyılda batı ülkelerinde, felsefe ve kültür alanında, «Aydınîanıma» diye adlandırılan bir düşünce tarzı ortaya çıkmıştır. Bu düşünce tarzının temeli, insan aklına karşı sınırsız bir güven....


Soru 60 : On sekizinci yüzyıl fransız maddeci felsefesinin temsilcileri kimlerdir?

La Mettrie (1709 - 1751), maddeden bağımsız bir ruhu düşünmenin saçma bir şey olduğunu, tanrıya inanmanın hiç bir temele dayandırılamıyacağı gibi hiç bîr işe de yaramadığını ileri sürerek, maddeci felsefeyi apaçık ve kesin....



Soru 61 : Kant ortaya çıktığı zaman felsefenin genel durumu neydi?

Descartes'tan sonra, batı felsefesinin iki ayrı yönde geliştiğini söylemiştik. Bu yönlerden biri, düşünceye ve bilince önem veren; maddî gerçeğe karşı düşüncenin üstünlüğünü savunan idealist ya da spiritüalist görüştü....


Soru 62 : Kant'ın felsefesi niçin «eleştirici» (kritik) felsefe diye adlandırılır?

Kant, zihnimizin bilgi edinmek için giriştiği çabayı; deneylerimizin nereden geldiğini; neleri bilmemizin mümkün olduğunu temel problemler olarak ele almıştır. Bundan ötürü, Kant felsefesi, önce bilginin incelenmesiyle ve eleştirilmesiyle başlar....


Soru 63 : Bilginin temel unsurları nelerdir?

Kant'a göre, bütün bilgilerimiz iki kaynaktan; iki faktörden doğar. Bunların biri, bilgi edinen özne, öteki dışdünyadır. Dışdünya, bize bilgilerimizin maddesini, başka bir deyişle «hamurunu» verir. Özne ise....


Soru 64 : özne, bilgiye ne gibi unsurlar ve formlar katmaktadır?

Bilgilerimizin bütün maddesinin (muhtevasının), duyulardan, algılardan, deneyden geldiğini söylüyordu Kant. Ama bu maddenin, anlamlı bilgiler haline gelmesi için, öznenin, bunları belli bir işlemden geçirmesi zorunluydu. Yani özne....


Soru 65 : Anlayısgücümüz bilgiye neler katar?

insan zihni, sadece duyu verilerini almakla kalmaz; onlara kendi etkinliğini de uygular; onları kendi kavramları aracılığı ile düzenler, düşünülecek hale getirir, anlamlı kılar. Bilgi ancak, bu etkiler sonunda ortaya çıkar, öyleyse....


Soru 66 : Bu genel kavramların (kategorilerin), ne gibi özellikleri vardır?

Anlayışgücünün bu formları deney - öncesidirler; yani insan - zihninin kendisinde bulunmaktadırlar; bundan ötürü herkes için geçerlidirler ve zorunluk taşırlar. Ama bunlar sadece duyularımızın verilerine, algılarımıza uygulanabilirler, öyleyse....


Soru 67 : Duyu verileri ve deneylerimiz dışında yer alan kendinde nesneler hakkında bilgi edinebilir miyiz?

Hayır, edinemeyiz. Çünkü, duyularımızın ve deneylerimizin bize dışdünyadan aktardığı ve bilgimizin vazgeçilmez maddesi olan veriler, önce duyarlığın, sonra da anlayışgücümüzün formlarından geçer, onların şeklini alır onlar....


Soru 68: Öyleyse, deneyüstü ve mutlak gerçekleri araştıran metafizik mümkün değil midir?

Bütün bilgiler, deneyin sağladığı maddeden (muhtevadan) ve anlayışgücünün bu maddeleri işlemesinden elde edildiğine göre, deneyde verilmemiş yani deneyin bize bildirmediği nesneler hakkında bilgi edinemeyiz....


Soru 69 : İnsanoğlu, mutlakla, deney - üstü ile ve şartlanmamış varlıkla ilinti kuramaz mı?

Gördüğümüz gibi Kant, bilgi bakımından, mutlakla ve kendinde-şeyle ilinti kuramayacağımızı; bilgi yetisi olarak aklın, yani teorik aklın bunu sağlayamayacağını, ancak deney dünyası hakkında bilgi edinebileceğimizi kabul etmektedir. Ama filozof....


Soru 70 : Kant, bu açıklamalarıyla ne gibi bir sonuca varmak istiyordu?

Kant, bilgi gücümüzün sınırlı olduğunu; akıl yoluyla metafizik problemleri çözemeyeceğimizi ileri sürmüş ve böylece insan aklının mutlağa ulaşabileceğini söyleyen dogmatizme kesin bir darbe vurmuştu. Ama ahlâk alanında....

  • Gizlilik Politikası ve Şartlar
  •   © 2007

    Back to TOP